• Kamulaştırma (İstimlak ) Davaları
  • Kamulaştırma Kanununda Yapılan Değişiklikler ile Hedeflenen Amaçlar
  • Kamulaştırılan malın geri alınması davası
  • İmar Planları ileTaşınamazlara İmar izni verilmemesi ve İmar planı İptali Davaları
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi` ne Müracaat
  • Yabancı Uyruklu Gerçek Kişilerin Türkiye`de Taşınmaz edinmeleri
  • Taşınmaz mal zilyedliğinin idari yönden korunması
  • 2B Orman Arazilerinin Hukuksal Durumu
  • Ecrimisil Davası
  • Anonim Şirketlerde Ana Sözleşme
  • Vakıflar ve Ticari İşletme İşleten Vakıflar
  • Markaların Korunması ve Haksız Rekabet
  • Olağanüstü durum ve pek önemli sebeple hakimin evlenmeye izin vermesi
     
    Kamulaştırma Kanununda Yapılan Değişiklikler ile Hedeflenen Amaçlar
     

    KARAL HUKUK BÜROSU  olarak Kamulaştırma Kanununda Yapılan Değişiklikler ile Hedeflenen Amaçlar ile ilgili makaleyi bilgilendirme ammacıyla sunuyoruz.


     I. YAPILAN DEĞİŞİKLİKLE ÖNCELİKLE, İDARELERİN YETERLİ ÖDENEKLERİ HAZIRLAMAKSIZIN VATANDAŞIN MÜLKİYET HAKKINI SINIRLANDIRMASININ ÖNÜNE GEÇMEK İSTENMİŞTİR:

    MADDE 1. - 04. 11. 1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

     "İdarelerce yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemlerine başlanılamaz."

    Gerekçe:
     Kamulaştırma işlemleri hem vatandaşlar hem de kamu idareleri için emek, ödenek ve zaman kaybına neden olduğundan, kamulaştırma işlemine başlanılmadan önce pazarlık usulünün uygulanmasının daha uygun olacağı düşünülmüştür.

     Bugünkü süreçte kamulaştırma, ya devletin gücü kullanılarak yurttaşın malı yok pahasına satın alınıyor, yok pahasına kamulaştırılıyor ve büyük sıkıntılar çıkıyor veya kamulaştırma sürecinde oluşan birtakım organizasyonlarla, devletin kasasından, çok büyük oranda, haksız kaynaklar, belirli yerlere, belirli organizasyonlara aktarılma durumunda kalınıyor. Yani, bugün, Türkiye gerçeğinde baktığımızda, özellikle otoyol ve baraj kamulaştırmalarında, çok büyük organizasyonların kurulduğunu görüyoruz. Bu yasa, bir ölçüde, bunu engellemeye matuf olarak hazırlanmış; ama yine de bilirkişi sisteminin çok ciddi anlamda düşünülmesi ve yeni bir anlayışla tespit edilmesi gerekir.

      II. İDARENİN GEÇMİŞTE YAPTIĞI KEYFİ UYGULAMALARIN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN, İDAREYE TAPUYA SERH KOYDUKTAN İTİBAREN 6 AY İÇERİSİNDE, BEDEL TESPİTİ VE TESCİL DAVASI AÇILDIĞINA DAİR MAHKEMEDEN YAZI ALINMASI ŞARTI KONMUŞTUR Kİ, DAHA ÖNCE 2 YIL İÇERİSİNDE TEBLİGAT İŞLEMLERİNE BAŞLANMASI YETERLİ İDİ. MÜEYYİDE OLARAK DA TAPUDAKİ ŞERHİN RE`SEN SİLİNMESİ KURALI UYGULANMAYA DEVAM ETMEKTEDİR.

     MADDE 2. - 2942 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

     "İdare tarafından, şerh tarihinden itibaren altı ay içinde 10 uncu maddeye göre kamulaştırma bedelinin tespitiyle idare adına tescili isteğinde bulunulduğuna dair mahkemeden alınacak belge tapu idaresine ibraz edilmediği takdirde, bu şerh tapu idaresince re`sen sicilden silinir."

     2 nci maddede, daha önceki yasanın 7 nci maddesinin son fıkrasının son cümlesi değiştiriliyor. Burada "şerh tarihinden itibaren iki yıl içerisinde 13 üncü maddeye göre tebligata başlanılmamış ise, bu şerh sicilden silinir" ibaresi yerine "İdare tarafından, şerh tarihinden itibaren altı ay içinde, 10`uncu maddeye göre kamulaştırma bedelinin tespitiyle idare adına tescili isteğinde bulunulduğuna dair mahkemeden alınacak belge tapu idaresine ibraz edilmediği takdirde, bu şerh tapu idaresince resen sicilden silinir diyerek, daha önceki yasanın 7 nci maddesinin son fıkrasının son cümlesindeki iki yıllık süre altı aya indiriliyor. Ve yine tebligata başlanılması değil dava açılmış olması şartı öngörülüyor.

     Gerçekten, aşırı enflasyonist bir ortamda bu iki yıllık süre ile gayrimenkulünü kullanma kısıtlılığı getirilmesi haksız olduğu gibi, iki yıl geçtikten sonra tespit edilen değerin azalması da haksızlıktır. Kamulaştırma işleminin dava aşamasına gelme süresi bu değişiklikle altı aya indiriliyor. Burada, malikin lehine bir gelişme var.

     Burada, 10 uncu maddeye göre, kamulaştırma bedelinin tespitiyle idare adına tescili isteğinde bulunulduğuna dair mahkeme kararının ibraz edilmesi, altı aydan sonra ibraz edilmediği takdirde sicilden re`sen bu şerh siliniyor; yani, o taşınmaz üzerindeki malikin hakları, kullanım hakları üzerine konulan sınırlamalar ortadan kaldırılmış oluyor.

     Bu yasa ile birlikte, daha önceki kamulaştırma uygulamalarında özel mülk sahibi malikler adına çok uzun süreler geçiyor ve bunların tezyidi bedel davası sonucunda kazanmış olduğu haklar dahi ödenmeyerek, uzun bir süre yasal faiz üzerinden faiz işletilerek, o günkü cari enflasyonla yasal faizler arasındaki fark sürekli olarak aleyhte geliştiği için, mesela, 198O`lerde, 1985`lerde hatta 1998`lere kadar yüzde 30`luk yasal faizlere karşılık piyasada amme alacaklarına uygulanan yıllık yüzde 180 faiz gibi bir farklılıktan dolayı, burada, malikler adına ödenecek paranın değeri kaybediliyor ve uzun süre içerisinde vatandaşların hakları adeta yok ediliyordu. Bu yasa ile birlikte, bunların biraz önüne geçileceği inancındayız. Ancak, kamulaştırma adına, yasa tasarısının genel hükümleri içerisinde "kamu yararının zorunlu olduğu hallerde idarenin yatırım projelerinde yer alan yatırımlar için bütçede var olan ödenekler kadar kamulaştırma yapılır" denmesi olayı çözmemektedir. Yatırım projelerinde yer alan yatırımlar için bütçede ödenek varsa, bu ödenek önceden belirlenip kamulaştırılacak gayrimenkulün değeri şudur deyip o ödenek mi ayrılacak, daha sonra uygulamaya ve kamulaştırmaya geçilecek; yoksa, önceden kamulaştırma bedeli tespit edilecek, yani, program içerisinde o idarenin yatırım projeleri daha sonradan mı ortaya konup "evet, bu proje gereği şu gayrimenkul kamulaştırılacak, bunun bedeli de şu kadar tespit edilmiştir" diye, o bedel mi onun bütçesine ödenek olarak konacaktır? Bu arada, geçen süre içerisinde piyasada enflasyonist bir ortam olması sebebiyle, bedel kaybı veya reel değerde düşüş nasıl telafi edilecek? Sonra, belediye imar kanunlarında, yapılan imar kanunlarıyla belirlenen kamu yararına alanlar, okul yerleri, yeşil alan ve yollar gibi yerlerin bedelleri, o yatırımların ne zaman yapılacağı belli olmadığı takdirde, idarelerce, onların yatırım projelerine nasıl konulacak veya konulmuş bedeller yatırım aşamasına gelinceye kadar, arada kaybedilen reel değer nasıl telafi edilecek….

     Bu yasa ile kolaylaştırmalar olmakla birlikte, bu tip zaman kayıplarından doğacak kamulaştırma bedelleri üzerinde reel kayıplara karşı bir tedbirin alınmadığını görüyoruz.


     III. 8. MADDEDE YAPILAN DEGIŞIKLİKLE GETIRILEN YENİ DÜZENLEMEYLE KAMULASTIRMALARDA ÖNCELİKLE "SATIN ALMA USULÜ"NÜN UYGULANMASI ÖNGÖRÜLMEKTEDİR Kİ, BU VATANDAŞIN KENDİ TAŞINMAZININ DEĞERİNİN BELLİRLENMESİNDE SÖZ SAHİBİ OLMASINI VE ANLAŞMA SAĞLANDIGI TAKDİRDE HEM İDARENİN İŞİNİ ZAMAN KAYBETMEDEN YAPMASINI HEM DE VATANDAŞIN ZAMAN KAYBETMEKSİZİN TAŞINMAZININ BEDELİNİ TAHSİL ETMESİNİ SAGLAMASI BAKIMINDAN OLUMLU BİR GELİŞMEDİR

    MADDE 3. - 2942 sayılı Kanunun 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

     Madde 8. - İdarelerin, bu Kanuna göre, tapuda kayıtlı olan taşınmaz mallar hakkında yapacağı kamulaştırmalarda satın alma usulünü öncelikle uygulamaları esastır.

     Kamulaştırma kararının alınmasından sonra kamulaştırmayı yapacak idare, bu Kanunun 1. maddesindeki esaslara göre ve konuyla ilgili uzman kişi, kurum veya kuruluşlardan da rapor alarak, gerektiğinde Sanayi ve Ticaret Odalarından ve mahalli emlak alım satım bürolarından alacağı bilgilerden de faydalanarak taşınmaz malın tahmini bedelini tespit etmek üzere kendi bünyesi içinden en az üç kişiden teşekkül eden bir veya birden fazla kıymet takdir komisyonu görevlendirir.

     Ayrıca idare, tahmin edilen bedel üzerinden pazarlıkla satın alma ve trampa işlemlerini yürütmek ve sonuçlandırmak üzere kendi bünyesi içinden en az üç kişiden teşekkül eden bir veya birden fazla uzlaşma komisyonunu görevlendirir.

     İdare, kıymet takdir komisyonunca tespit edilen tahmini bedeli belirtmeksizin, kamulaştırılması kararlaştırılan taşınmaz mal kaynak veya bunların üzerindeki irtifak haklarının bedelinin peşin veya bu Kanunun 3`üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılıyor ise, bu fıkradaki usullere göre taksitle ödenmesi suretiyle ve pazarlıkla satın almak veya idareye ait bir başka taşınmaz malla trampa yoluyla devralmak istediğini resmi taahhütlü bir yazıyla malike bildirir.

     Malik veya yetkili temsilcisi tarafından, bu yazının tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde, kamulaştırmaya konu taşınmaz malı pazarlıkla ve anlaşarak satmak veya trampa isteği ile birlikte idareye başvurulması halinde; komisyonca tayin edilen tarihte pazarlık görüşmeleri yapılır. Tespit edilen tahmini değeri geçmemek üzere bedelde veya trampada anlaşmaya varılması halinde, yapılan bu anlaşmaya ilişkin bir tutanak düzenlenir ve anlaşma konusu taşınmaz malın tüm hukuki ve fiili vasıfları ile kamulaştırma bedelini içeren tutanak malik veya yetkili temsilcisi ve komisyon üyeleri tarafından imzalanır.

     İdarece, anlaşma tutanağının tanzim tarihinden itibaren en geç 45 gün içinde, tutanakla belirtilen bedel ödenmeye hazır hale getirilerek, bu durum malike veya yetkili temsilcisine yazıyla bildirilerek tapuda belirtilen günde idare adına tapuda ferağ vermesi istenilir. Malik veya yetkili temsilcisi tarafından idare adına tapuda ferağ verilmesi halinde, kamulaştırma bedeli kendilerine ödenir.

     Bu madde uyarınca satın alınan veya trampa edilen taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkı, sahibinden kamulaştırma yolu ile alınmış sayılır ve bu şekilde yapılan kamulaştırmaya veya bedeline karşı itiraz davaları açılamaz. Anlaşma olmaması veya ferağ verilmemesi halinde bu Kanunun 10 uncu maddesine göre işlem yapılır. 


     IV. BURADA YAPILAN DEGİSİKLİKLE ESKİ KANUNUN 10 İLA 15. MADDELERİNİ İHTİVA EDEN KISMI AYNEN KALMIS, ANCAK ANA BASLIKLAR DEĞİSTİRİLEREK KANUNUN ÖZÜNE UYGUN BİR DÜZENLEME YAPILMISTIR.

     MADDE 4. - 2942 sayılı Kanunun İkinci Kısım başlığı "Kamulaştırma Bedelinin Mahkemece Tespiti, İdare Adına Tescil ve Bedelin Tespiti Esasları, Dava Hakkı ve Bilirkişiler" şeklinde;
     İkinci Kısım Birinci Bölüm başlığı "Kamulaştırma Bedelinin Mahkemece Tespiti ve İdare Adına Tescil, Bedelin Tespiti Esasları" şeklinde ve İkinci Bölüm başlığı "Dava Hakkı ve Bilirkişiler" şeklinde değiştirilmiştir.

     Burada, kıymet takdir komisyonlarının teşkili ve görevlerini, çalışma esaslarını, duyuruların şeklini, kıymet takdirinin esaslarını ve sürelerini, tebliğ işlemlerinin nasıl yapılacağını, dava hakkını ve bilirkişileri tarif ediyor.

     Kamulaştırma, uluslararası normlara uygun, kamu yararı da, objektif esaslara bağlı olarak düzenlenmelidir. İstediğiniz yeri, kamulaştırıyorum diye, lüzumsuz, indi, keyfi işlemlerden mutlaka kaçınılmalıdır ve bilhassa bu kamulaştırmanın rızaen yapılması en güzel yoldur; yani, mal sahibi ile kamulaştırmayı yapar kurumun karşılıklı anlaşması ve bu anlaşma sonucunda haklarını birbirine helal edecek tarzda bir usulün getirilmesi belki en doğrusu olacaktır. Bu konuda, gerçekten, kamunun, kamulaştırması işlemini yaptığı, malını elinden aldığı kimselere zulmetmemesi, onlara hakkının dışında bir uygulama yapmaması gerekmektedir.

     Bu işleri kıymet takdir komisyonları yapacaktır. Ehlivukuf niteliği taşıyan, konusunda uzmanlaşmış elemanlardan oluşmalıdır bu komisyonlar. Piyasayı bilen, rayiç bedellerden haberdar olan, ne kamuyu ne de mal sahibini mağdur etmeyecek bir bedel takdiri yapılmalıdır. Onun için, bu takdirler yapılırken, hakikaten piyasasından, kamulaştırması yapılan yerlerin, o günkü değerleri üzerinden yapılmasına çok dikkat edilmeli, binası, ağacı, duvar ve üzerindeki bütün tesisleriyle bu tespitler çok ciddi yapılmalıdır. Enflasyonun çok hızlı arttığı, değer kaybının büyüdüğü şartlarda, elinden malı alınanın, eğer rayiç değer üzerinden alınmazsa gerçekten büyük bir haksızlığın ortaya çıkacağı muhakkaktır.

     Geçmiş yıllarda emlak beyanı değeri üzerinden yapılmakta idi bu kamulaştırmalar ve maalesef, biliyorsunuz, ülkemizde herkes emlak beyanını çok küçük bedellerle bildirmekte idi. Bu bir haksızlıktı. Anayasa Mahkemesi verdiği iptal kararı ile bunu ortadan kaldırmak suretiyle, bir haksızlığı bertaraf etmiş ve önlemiş oldu.

     Bedel takdirlerinin düşük olması, tabii ki, tezyidi bedel davalarının açılmasına ve bu konuda mahkemelerin çok büyük işgücü harcamasına ve zaman kaybına sebep olmaktadır. Bu konuda, uzman kişiler değer takdirini düzgün yaparlarsa davalara da ihtiyaç kalmayacaktır

     Önemli bir konu da 15`inci maddedeki bilirkişiler konusudur. Konuların uzmanları arasından, ilgili meslek odaları tarafından seçilmeli ve denetlenmesi de muhakkak yapılmalıdır ve bu görevler de dönüşümlü olmalıdır. Bilirkişiler her il için 5 ila 15 olarak tarif edilmektedir. Burada bir eksiklik vardır. İstanbul, Ankara, Adana gibi büyük illerle, Bayburt, Hakkari gibi illerde aynı sayı geçerli kılınmaktadır. Bunun nüfusa, işlem sayısına veya kamulaştırılan alan kriterlerine göre değiştirilmesi, herhalde hakkaniyet esaslarına uygun olacaktır.

     
     V. KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN MAHKEMECE TESPİTİ VE TAŞINMAZIN İDARE ADINA TESCİLİ USULÜ DE DEĞİŞTİRİLMİŞTİR. BU DEĞİŞİKLİKLE HUSUMETİN KİME YÖNELTİLECE(;`I, HANGİ ZAMANLARDA HANGİ İŞLEMLERİN NASIL YAPILACAGI, MAHKEMEDEK;` SÜRELERİN NE KADAR OLACAĞI VE NİHAYET DAVA SONUNDA TESCİL İSLEMİNİN NASIL YAPILACAĞI VE MAHKEME KARARLARININ TEMYİZİ KONULARI AYRINTILI OLARAK DÜZENLENMİŞTİR.
     ÖZELLİKLE SÜRELERİN KISALTILMASI İLE ZAMANIN TAŞINMAZ MALİKİ ALEYHİNE İŞLEMESİ ÖNLENMİŞTİR.

    MADDE 5. - 2942 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

     "Kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili"

     Madde 10. - Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde idare, 7 nci maddeye göre topladığı bilgi ve belgelerle 8`inci madde uyarınca yaptırmış olduğu bedel tespiti ve bu husustaki diğer bilgi ve belgeleri bir dilekçeye ekleyerek taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, bu bedelin, peşin veya kamulaştırma 3 üncü rnaddenin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise taksitle ödenmesi karşılığında, idare adına tesciline karar verilmesini ister.

     Mahkeme, idarenin başvuru tarihinden itibaren en geç 30 gün sonrası için belirlediği duruşma gününü, dava dilekçesi ve idare tarafından verilen belgelerin birer örneği de ekleyerek taşınmaz malın malikine, meşruhatlı davetiye ile veya idarece yapılan araştırmalar sonucunda adresleri bulunamayanlara, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 28 inci maddesi gereğince ilan yoluyla tebligat suretiyle bildirerek duruşmaya katılmaya çağırır. Duruşma günü idareye de tebliğ olunur.

     Mahkemece malike doğrudan çıkarılacak meşruhatlı davetiyede veya ilan yolu ile yapılacak tebligatta;

    a) Kamulaştırılacak taşınmaz malın tapuda kayıtlı bulunduğu yer, mevkii, pafta, ada, parsel numarası, vasfı, yüzölçümü,

    b) Malik veya maliklerin ad ve soyadları,

    c) Kamulaştırmayı yapan idarenin adı,

    d) 14 üncü maddede öngörülen süre içerisinde, tebligat veya ilan tarihinden itibaren kamulaştırma işlemine idari yargıda iptal veya adli yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açabilecekleri,

    e) Açılacak davalarda husumetin kime yöneltileceği,

    t) 14 üncü maddede öngörülen süre içerisinde, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların, dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını

     

    belgelendirmedikleri takdirde, kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırma yapan idare adına tescil edileceği,

    g) Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına hangi bankaya yatırılacağı,

    h) Konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delilleri, tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde mahkemeye yazılı olarak bildirmeleri gerektiği,
    Belirtilir.

     Mahkemece, kamulaştırılacak taşınmazın bulunduğu yerde mahalli gazete çıkıyor ise, bu mahalli gazetelerden birisinde ve Türkiye genelinde yayımlanan gazetelerin birisinde kamulaştırmanın ve belgelerin özeti en az bir defa yayımlanır.

     Mahkemece belirlenen günde yapılacak duruşmada hakim, taşınmaz malın bedeli konusunda tarafları anlaşmaya davet eder. Tarafların bedelde anlaşması halinde hakim, taraflarca anlaşılan bu bedeli kamulaştırma bedeli olarak kabul eder ve sekizinci fıkranın ikinci ve devamı cümleleri uyarınca işlem yapar.

     Mahkemece yapılan duruşmada tarafların bedelde anlaşamamaları halinde hakim, en geç 10 gün içinde keşif ve 30 gün sonrası için de duruşma günü tayin ederek, 15 inci maddede sayılan bilirkişiler marifetiyle ve tüm ilgililerin huzurunda taşınmaz malın değerini tespit için mahallinde keşif yapar. Yapılacak keşifte, taşınmaz malın bulunduğu yerin bağlı olduğu köy veya mahalle muhtarının da hazır bulunması amacıyla, muhtara da davetiye çıkartılır ve keşifte hazır bulunması temin edilerek, muhtarın beyanı da alınır.

     Bilirkişiler, taraflar ve diğer ilgililerin beyanını da dikkate alarak, II inci maddedeki esaslar doğrultusunda taşınmaz malın değerini belirten raporlarını 7 gün içinde mahkemeye verirler. Mahkeme bu raporu, duruşma günü beklenmeksizin taraflara tebliğ eder. Yapılacak duruşmaya hakim, taraflar veya vekillerini ve bilirkişileri çağırır. Bu duruşmada tarafların bilirkişi raporlarına varsa itirazları dinlenir ve bilirkişilerin bu itirazlara karşı beyanları alınır.

     Tarafların bedelde anlaşamamaları halinde gerektiğinde hakim tarafından 15 gün içinde sonuçlandırılmak üzere yeni bir bilirkişi kurulu tayin edilir ve hakim, tarafların ve bilirkişilerin rapor veya raporları ile beyanlarından yararlanarak adil ve hakkaniyete uygun bir kamulaştırma bedeli tespit eder. Mahkemece tespit edilen bu bedel, taşınmaz mal, kaynak veya irtifak hakkının kamulaştırılma bedelidir. Tarafların anlaşığı veya tarafların anlaşamaması halinde hakim tarafından kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen miktarın, peşin ve nakit olarak veya kamulaştırma bu kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise, ilk taksitin yine peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, hak sahibi tespit edilememiş ise ileride ortaya çıkacak hak sahibine verilmek üzere 10 uncu maddeye göre mahkemece yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılması ve yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi için idareye 15 gün süre verilir.

     Gereken hallerde bu süre bir defaya mahsus olmak üzere mahkemece uzatılabilir. İdarece, kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına yatırıldığına veya hak sahibinin tespit edilemediği durumlarda, ileride ortaya çıkacak hak sahibine verilmek üzere bloke edildiğine dair makbuzun ibrazı halinde mahkemece, taşınmazın idare adına tesciline ve kamulaştırma bedelinin hak sahibine ödenmesine karar verilir ve bu karar, tapu dairesine ve paranın yatırıldığı bankaya bildirilir. Tescil hükmü kesin olup tarafların bedele ilişkin temyiz hakları saklıdır.

     Bu maddede öngörülen işlemler, mahkemenin davetine uymayanlar olduğu takdirde ilgilinin yokluğunda yapılır.

     Hak sahibinin tespit edilemediği durumlarda mahkemece, kamulaştırma bedelinin üç aylık vadeli hesaba dönüştürülerek nemalandırılması amacıyla gerekli tedbirler alınır.

     Kamulaştırılması yapılan taşınmaz mal, tahsis edildiği kamu hizmeti itibariyle sicile kaydı gerekmeyen bir niteliğe dönüşmüş ise, istek halinde mahkemece sicil kaydının terkinine karar verilir.

     Bu tescil ve terkin işlemi sırasında mal sahiplerinin bu taşınmaz mal nedeniyle vergi ilişkisi aranmaz. Ancak, tapu dairesi durumu ilgili vergi dairesine bildirir.

     14 üncü maddede belirtilen süre içinde, kamulaştırma işlemine karşı hak sahipleri tarafından idari yargıda iptal davası açılması ve idari yargı mahkemelerince de yürütmenin durdurulması kararı verilmesi halinde mahkemece, idari yargıda açılan dava bekletici mesele kabul edilerek bunun sonucuna göre işlem yapılır.

     Kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal veya maddi hatalara karşı adli mahkemelerde açılacak düzeltim davalarında hangi idareye husumet yöneltileceğinin davetiye ve ilanda açıkça belirtilmemiş veya yanlış gösterilmiş olması nedeniyle davada husumet yanlış yöneltilmiş ise, gerçek hasma tebligat yapılmak suretiyle davaya devam olunur. "


     Sonuç : Kısaca açıklamaya çalıştığım üzere, 4650 sayılı kanun ile 2942 sayılı Kamulaştırma kanununda ilk defa çok kapsamlı değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler özünde elinde kamu yararı kararı doğrultusunda malı alınan, kamulaştırılan vatandaşın lehine olmakla birlikte, bir çok konuda yeterli değildir.

     Özellikle, imar planları yapılırken yeşil alan, park alanı, okul yeri olarak ayrılan ve yıllar  boyu idarenin kamulaştırmadığı, üzerine malikinin yapı yapmasına izin vermediği o kadar çok yer var iken kanunun amacına ulaştığını söylemek pek mümkün değildir.

     Kamulaştırma işlemine dayanak kamu yararı kararı alınırken, “kamu yararı ile mülkiyet hakkı dengesi sağlanmalı” ve hukukun temeli olan “adalet” olgusundan ve “eşitlik”ten taviz verilmemelidir.

     Kanaatimce; Tüm hukuk sistemimizde olduğu gibi Kamulaştırma Kanununun da reformist bir düşünce ile yenilenmesi ve kaynağını Anayasadan alan ve Uluslar arası sözleşmelerde ve İnsan Hakları Bildirgesinde en başta sayılan “mülkiyet hakkı”nın önündeki kısıtlamaların tamamen kaldırılması gerekmektedir.

     

    BİLGİ: Bu verilen bilgiler genel bilgiler mahiyetinde olup, bir dava açılması durumunda yetkili kişi veya hukukçulardan bilgi alınması tavsiye edilir.Olaya ve duruma göre değişecek uygulamalardan sorumluluk söz konusu değildir.
    Ana Sayfa  |  Kurumsal  |  Ekibimiz  |  Çalışma Alanlarımız  |  Örnek Kararlar  |  Makaleler  |   Başarılarımız  |  Vekaletname  |  Kariyer  |  İletişim
      © 2008 Karal Hukuk. Tüm Hakları Saklıdır. Yasal Uyarı Tel: +90 212 543 43 10 - 561 29 39 Faks: +90 212 543 43 12 | Web Tasarım Grimor